-
1 kendini üstün tutmak
а) мнить о себе́, ста́вить себя́ вы́ше други́хб) относи́ться лу́чшеseni benden üstün tutuyor — он к тебе́ отно́сится лу́чше, чем ко мне
-
2 üstün
незауря́дный* * *Iпревосходя́щай (кого-что-л. в чём-л.); превосхо́дныйüstün gelmek / olmak — быть вы́ше (других, другого)
üstün görmek — счита́ть лу́чшим; счита́ть бо́лее значи́тельным и т. п.
IIüstün tutmak — превозноси́ть, счита́ть превы́ше всего́
устю́н ( знак фатха в арабском алфавите) -
3 üstün
I1) вы́сший; превосходя́щий (в чём-л.); превали́рующийüstün kuvvetler — превосходя́щие си́лы
2) превосхо́дный□
üstün olmak — стоя́ть (быть) вы́ше; явля́ться превосходя́щим◊
-a üstün çıkmak или -a üstün gelmek — брать верх, выходи́ть победи́телем, побежда́ть в чём; превосходи́ть в чём◊
-dan üstün tutmak — а) превозноси́ть; счита́ть превы́ше [всего́]; б) относи́ться лу́чше IIа грам. устю́н (знак фатха в арабском алфавите, обозначающий гласные звуки «а», «з») -
4 el
кисть (ж) рука́ (ж)* * *I1) рука́, ру́киel sıkmak — пожа́ть ру́ку
el sıkışma — рукопожа́тие
2) ру́чкаkapı eli — дверна́я ру́чка
3) ход ( в некоторых играх)şimdi el bende — сейча́с мой ход
4) счётное слово разhavaya üç el ateş etti — он сде́лал три вы́стрела в во́здух
••elini veren kolunu alamaz — посл. ему́ дай па́лец, он ру́ку отхва́тит
elinle ver ayağınla ara — погов. ему́ дай [в долг] рука́ми, а [обра́тно] проси́ нога́ми
- elde- eldeki- elde mi?- elden- elinde
- elinden- eliyle- el açmak- eline ağır
- ele alınmaz
- ele almak
- eline almak
- el altında
- elinin altında
- el altından
- el atmak
- ele avuca sığmamak
- eli ayağı bağlı
- eli ayağı buz kesilmek
- el ayak çekilmek
- eli ayağı düzgün
- eline ayağına kapanmak
- elini ayağını kesmek
- elini ayağını çekmek
- elini ayağını öpeyim!
- eli ayağı tutmak
- eli ayağı kesilmek
- eli ayağı tutmamak
- eline ayağına üşenmemek
- ele bakmak
- eline bakmak
- el basmak
- eli boş dönmek
- eli boş gelmek
- eli böğründe kalmak
- eli koynunda kalmak
- elini çabuk tutmak
- el çekmek
- elini çekmek
- elden çıkarmak
- elden çıkmak
- el çırpmak
- eli dar
- eli darda
- el değiştirmek
- el değmemiş
- eline doğmak
- eli dursa ayağı durmaz
- eline düşmek
- elden düşürmemek
- eli ekmek tutmak
- elden ele dolaşmak
- elden ele gezmek
- el elden üstün
- el ele vermek
- el ense etmek
- eli ermez gücü etmez
- elini eteğini çekmek
- eline eteğine doğru
- el etek öpmek
- eline eteğine sarılmak
- el etmek
- elde etmek
- elden geçirmek
- ele geçirmek
- ele geçmek
- eline geçmek
- elinden geleni ardına
- elinden geleni arkasına komamak
- elinden geleni bırakmamak
- elden geleni yapmak
- elinden geleni yapmak
- elden gelmek
- elinden gelmek
- elinden gelse...
- elden ne gelir?
- elden gelmemek
- elinden gelmemek
- eli genişlemek
- elde gezmek
- ellerde gezmek
- elinin hamuruyla erkek işine karışmak
- elinden hiç bir şey kurtulmaz
- elinden bir iş çıkmamak
- elinden kaza çıkmak
- elinden bir kaza çıkmak
- elinden iş gelmemek
- elinden bir iş gelmemek
- eli işe yatmak
- elini kalbine koyarak söylemek sürmek
- elini kalbine koyarak düşünmek sürmek
- elini kalbine koyarak hüküm sürmek
- elden kaçırmak
- el kaldırmak
- eli kalem tutmak
- elinde kalmak
- eline kalmak
- elinden kan çıkmak
- elini kana bulamak
- el katmak
- eli kırılmak
- elini kolunu bağlamak
- eli kolu bağlı kalmak
- elini kolunu sallaya sallaya gelmek
- elini kolunu sallaya sallaya gezmek
- el koymak
- eli koynunda - elinden hiç bir şey kurtulmamak
- eli kurusun!
- eli olmak
- elinde olmak
- elde olmamak
- elinde olmamak
- elini oynatmak
- eli para görmek
- eline sağlık!
- elinize sağlık!
- elini sallasa ellisi başını sallasa tellisi
- elini sıcak sudan soğuk suya sokmamak
- eli silâh tutan
- eline su dökemez
- el sürmemek
- eli şakağında
- el tazelemek
- el tutmak
- elinde tutmak
- elinden tutmak
- elle tutulacak tarafı kalmamak
- elle tutulacak yanı kalmamak
- elle tutulur gözle görülür
- el uzatmak
- el üstünde tutmak
- eli varmamak
- eli gitmemek
- el vermek
- ele vermek
- el vurmamak
- eli yatmak
- bu işte eli yok
- eller yukarı!
- bir eli yağda bir eli balda II1) чужо́й, чужа́к2) страна́, крайyabancı ellerde — в чужи́х края́х, на чужби́не
3) наро́д, населе́ние4) пле́мя••elin ağzı torba değil ki büzesin — посл. на чужо́й рото́к не наки́нешь плато́к
el ile gelen düğün bayram — посл. ≈ на миру́ и смерть красна́
elin derdi ele masal gelir — посл. чужу́ю беду́ рука́ми разведу́
- el kapısında çalışmakel kazanıyla aş kaynatmak — погов. прийти́ на гото́венькое
См. также в других словарях:
üstün tutmak — bir kimseye, bir şeye başkasından daha çok değer vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
üstün — 1. sf. 1) Benzerlerine göre daha yüksek bir düzeyde olan, onları geride bırakan Zekâsının işlek, hatasız ve çok üstün olduğunu bir daha anlıyorum. R. H. Karay 2) Birine veya bir şeye göre nitelik bakımından daha yüksek, daha elverişli olan, faik… … Çağatay Osmanlı Sözlük
nüfuzu altında tutmak — söz geçirme gücünü üstün kılmak, egemenliği altında bulundurmak Onu uzun müddet nüfuzu altında tuttuğuna bir misal olarak... A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük
yeğ tutmak — bir şeyi diğerlerinden daha üstün ve uygun görüp ona yönelmek, yeğlemek, tercih etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
büyük görmek (veya bilmek veya tutmak) — kendini veya başkasını olduğundan üstün saymak, yüceltmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
TERCİH — Üstün tutmak. Bir şeyi diğerinden fazla beğenmek, fazla itibar etmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ihtiyar etmek — 1. yaşlandırmak, kocaltmak 2. 1) seçmek, üstün tutmak Zaruretsiz cihanda kimse gurbet ihtiyar etmez. Şinasi 2) katlanmak Bu itilip kakılmaya karşı ihtiyar ettiği siyaset herkese hizmet etmek, herkesi memnun etmeye çalışmaktan ibaretti. H. E.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ödürmek — seçmek, üstün tutmak, III, 11bkz:adırmak, edirmek, ödürmek, udurmak, üdürmek seçip ayırmak. I, 144, 370; III, 228bkz: ad ırmak, edirmek, ödürmek udurmak, üdürmek … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
üdürmek — seçmek, üstün tutmak, III, 11bkz: a ğırmak, edirmek, ödürmek, ödürmek, udurmak … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
MEYZ — Ayırmak, birşeyi denklerinden üstün tutmak. * Bir yerden bir yere geçmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TERCİH BİLÂ MÜRECCİH — Hiç bir üstünlük sebebi yok iken birbirine eşit iki şeyden birisini diğerine üstün tutmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük